Stok Durumu: Stokta var
Adet
Burada benim yaptığım şudur, Bediüzzaman insanlık tarihinin felsefenin, sanatın, estetiğin, tarihin, psikolojinin, psikanalizin, kelamın, bütün muğlak meselelerine temas etmiştir. Ama estetik, daha birçok bilim okumayan bir kişi üstadın bu hakimane tavrını göremez, estetik tarihinde Bediüzzaman bütün batılı filozoflara faiktir. Neden dersen, şimdi Kant, Hegel, Schelling, Marks, Niçe daha birçok filozofun estetik ile ilgili fikirleri teoriktir, örnekleme yapmazlar, konu her zaman soyutta kalır, örnekleme yapılmadığından mesele bilinmezde kalır. Bediüzzaman ise güzel ile ilgili, bedii, hüsn; tenasüb, ittikan, itkan, tevafuk ve daha birçok estetiğin kaynağı ve ilahi sanatın da kaynağı olan kelimeleri örnekleyerek anlatır. Bu konu bir kitap olacak , ben yazmaya hazırlanıyorum, bakalım ne zaman. Mesela ikinci Şua büyük bir tevhid aynı zamanda estetik risalesidir, yani kainattaki nesneler ve manalar bir tevhid edici sayesinde güzel olmuşlardır, tevhid sadece klasik anlamı ile sınırlı değil. Benim kitabım bu bahislerin arka planında meknuz olan, müphem olan bahislere temas ederek Bediüzzaman’ın derinliğini anlatmak için yazıldı. Çok düşündüm ortaya çıktı, zorlukları oldu ama olacak.
Kitabın içinde Üstadın fikirlerini netleştirmek için başka kitaplar ve şahıslarla karşılaştırmalarla ortaya koydum, bir konuyu mukayese edemezsek sadece büyük bir adam demek yetmez. Ayağı yere değen ve herkesin anlayacağı bir anlatım gerekir ben bunu yapmaya çalıştım.
Eser beş bölümden oluşuyor: Bediüzzaman’dan bahsediyorum, genel olarak eleştirel kısmi bir biyografi, daha sonra Bediüzzaman ve sanat, Bediüzzaman ve estetik, Bediüzzaman ve kelam ve felsefe, Bediüzzaman ve ilimler ayrı ayrı bahisler eser sekizyüz sahifeye varıyor. Bilimsel ve çok önemli olan Üstadın fikirlerinin tarihsel gelişimine uygun bir periyodiklik içinde anlatılmış, Bu kadar yılları alan bir çalışmada elbette kusurlar olur, bu yüzden mevcut bu daha mükemmel yazanlar yazsın onlara bir yol açtıksa ne iyi. Kitabı size göndereceğim bir adres verin zaten çok az miktarda kaldı.
Prof. Dr. Himmet Uç